Deneyimli diplomat ve siyasetçi Mehmet Ali Bayar, Hamas’ın cumartesi günü İsrail’e gerçekleştirdiği son 50 yılın en büyük saldırısının söylenenlerin aksine beklenmedik bir mesel olmadığını ifade etti.
YetkinReport’tan Murat Yetkin’e konuşan Bayar, saldırının bir şok unsuru gibi sunulmasının politik bir propagandanın uzantısı olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Orta Doğu’da İsrail Filistin meselesinin çözümü için kurulan Mitchell Komisyonu’nun üyelerinden biri olan ve zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i temsilen Washington Büyükelçiliği Müsteşarlığı yaparken komisyonda yer alan Bayar, savaşın müsebbibinin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu olduğunu belirtti.
Bayar, “Şimdi Netanyahu ektiğini biçiyor. Bu meselenin bugünkü hali. Yani neden bugünü seçti Hamas? Bir defa şunu düşünün. 1973 savaşının ellinci yıl dönümü. Yani zaten esasen böyle bir savaşın elli gibi sembolik yıldönümünde bir şey beklememek bir gaflet” dedi.
Söyleşinin ilgili bölümü şöyle:
– Hamas’ın İsrail’e saldırısının ardından şiddetini artırarak devam eden çatışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu son durum, uzun sürecin bir devamı, yani ilk defa ortaya çıkmış bir durum değil. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bölgedeki bu durumun bu noktaya gelmesinin en büyük sorumlularından bir tanesi. Bugün ne yaparsa yapsın ve İsrail’de sivil halkın başına ne gelmiş olursa olsun, Netanyahu o dönemde Filistin İsrail meselesinde barış umutlarını çökerten ve bilinmezliğe sürükleyen birinci devlet adamı, siyasetçi olarak tarihe geçecektir. Bir defa Netanyahu’nun eli bugüne kadar bu işlerde çok kanlı.
Bugün meydana gelen hadise, İsrail’de bugün televizyonlarda konuşan tüm İsrailli yetkililerin, sivil halkının, akademisyenlerin de söylediği gibi veya bütün dünyada Amerika’dan Türkiye’ye kadar bu meseleyle yakından ilgili herkesin söylediği gibi hiç beklenmedik bir mesele değil. Bu 2005’ten beri Hamas’la İsrail arasındaki dördüncü hatta beşinci savaş olacak. Yani dört tanesi oldu. Zaten mesele buradan kaynaklanıyor. Bütün dünyanın artık Filistin meselesiyle tamamen ilgisiz hale gelmesi, İsrail merkezli bir okumayla Orta Doğu’nun Filistin meselesini ve hatta Orta Doğu’nun değerlendirilmeye çalışılması, hele son bir iki senedir, meseleyi yeniden birden bire “şaşkınlık ve sürpriz” biçimde gündemimize getirdi ve biz bunu “şok edici bir durum” olarak görüyoruz. Hadisenin kendisi bugün vahim bir vahim bir terör hadisesidir.
– Son zamanlarda sanki İsrail’in Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile normalleşme çabaları ile Birleşik Arap Emirlikleri’nden, Amerika Birleşik Devletlerinden adeta “Hamas artık sesini kesti, hiçbir şey yapamayacak” havası vardı, yanılıyor muyum?
Çok haklısınız. Zaten bütün bunlar meselenin son derece yanlış okumasıdır. Hatta o kadar ki, İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Hanegbi 29 Eylül’de “artık Hamas sadece barış istiyor, ekonomik ilişki istiyor, savaş istemiyor” diye demeç verecek kadar gafletlerini diyelim veya umursamazlıklarını sergiledi. Kaldı ki gene Eylül ayı içinde Jake Sullivan, Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Güvenlik Konseyi Danışmanı, o da aynısını söylüyordu. Demek ki böyle koordineli bir propaganda da var. Yani hem böyle bir okuma da var.
“Filistin meselesini unnuttuk, Gazze’yi bir kenara koyduk”
– Aynı şekilde MOSSAD İsrail gizli servisinin de bütün dünyada “en büyük istihbarat örgütü,” “her şeyden haberdar” gibi bir algısı vardı. Saldırıdan sonra çöküş içinde oldukları yorumu yapıldı. Siz bu yorumlara ve “Gazze’yi zaten haritadan silmek için bunu kasten yaptılar” gibi komplo teorilerine ne diyorsunuz?
Şimdi komplo teorilerini bir kenara bırakalım, ama Orta Doğu her türlü komploya ve komplo teorisine açıktır. Hani “fala inanma ama falsız da kalma” mantığından hareketle komplo teorilerini de çok fazla göz ardı edemiyoruz. Çünkü burada çok şey yaşadık, yaşanmaya da devam ediyor. Şimdi bu hadisenin bir “şu anı” var. Bu anın durum tespitini yapalım. Bu an nedir şu anda gözüken? Birden bire Hamas militanları güvenlik duvarını yararak İsrail’in ana karasına on iki köye, şehire on beş mil, yani yirmi kilometre derinlikte bir alana girdiler ve bu şehirlerin bir kısmını ele geçirdiler ve sivil asker demeden bir eyleme giriştiler. Buradaki vahim durum, yaşlı, genç, bebek fark etmeyen sivillere karşı yürütülmüş olan katliam. Bu tabii müthiş bir terör hadisesi, ama Orta Doğu’nun alışık olduğu bir terör hadisesi. Demin de dediğim gibi ilk defa gündemimize gelmiyor.
Biz Filistin meselesini unuttuk, Gazze meselesini bir kenara koyduk. Filistin, İsrail meselesinin çözülmemesinin dünyada pek çok başka meseleyi çözümsüz hale getireceğini ve dünyadaki belirsizlikleri, güvensizliği sürdüreceğini unuttuk, bigane kaldık. Şimdi birden bire bize hadisenin boyutu ve İsrail’e karşı yapılmış olması, İsrail’in bu kadar güçlü bir güvenlik devletine karşı yapılmış olması bizi hayrete düşürüyor.,
İsrail büyük bir güvenlik ve istihbarat zaafı içinde
Sorduğunuz soru da yani MOSSAD sadece MOSSAD değildir. İsrail’in Şin Bet gibi istihbarat örgütleri var. Bunların hepsinin bir anda habersiz olmuş olması, istihbaratsız olmuş olması akla yakın gelmiyor. Amerikan istihbaratının da veya bir başkalarının bunlardan bihaber olması akla yakın gelmiyor. Yani burada iki gündür İsrail kaynaklarını, dinlediğimizde, hem de en yetkili bir takım çok yakın zamana kadar MOSSAD’ın başı olmuş, Şin Betin başı olmuş, bakanlık yapmış insanları dinlediğimizde, İsrail’in son birkaç senedir büyük bir güvenlik istihbarat zaafı içinde olduğu, adeta bir küstahlık içinde, kendi yenilmezliğine kendisini inandırdığı ve tedbir almadığı gibi bir takım bilgiler, bulgular da ortaya çıkıyor.
Şimdi buradan günümüze gelirsek, Netanyahu gibi içeride meşruiyeti son derece tartışılır, hakkında beş altı tane çok ciddi yolsuzluk davası açılmış olan, hatta bunların bir ikisinden hapse girmesi mukadder olan bir adam, birden bire İsrail’i çok ciddi şekilde bölerek sadece Ortodoks Yahudi partilerinin, yani Yahudi dininin Ortodoks kesimini temsil eden, aşırı dinci partileri koalisyonuna alarak, ilk defa merkezden uzaklaşmış sağ, aşırı sağ bir hükümet kurdu ve anayasayı değiştirerek parlamento kararlarını yüksek mahkeme kararlarının üstüne çıkartan bir kanunu geçirmeye çalıştı ve sonunda geçirdi. Ama bunu yaparken İsrail ikiye bölündü, milyonlarca İsrailli sokaklarda çatıştılar ilk defa İsrail ordusunun pilotları hatırlarsanız biz eğer bu kanun geçerse uçmayız diye toplu halde eylemde bulundular. İsrail ordusunun önemli generalleri aleyhte birtakım şeyler söylediler. Anayasal devletin ortadan kalkması bizi zaafa düşürür dediler.
Ortada İsrail’de çok ciddi bir siyasal güvenlik askeri zafiyet yaşandığı kesindi. Bunun müsebbibi de Netanyahu. Şimdi Netanyahu ektiğini biçiyor. Bu meselenin bugünkü hali. Yani neden bugünü seçti Hamas? Bir defa şunu düşünün. 1973 savaşının ellinci yıldönümü. Yani zaten esasen böyle bir savaşın elli gibi sembolik yıldönümünde bir şey beklememek bir gaflet.