Beşiktaş’taki gece kulübü yangını davasında skandal sözler! “Bu takdir-i ilahidir” diyerek kendini savundu

İstanbul, Beşiktaş Gayrettepe’de bulunan bir gece kulübünde 2 Nisan tarihinde çıkan yangın felaketinde, 16 katlı binanın alt katlarında sürdürülen tadilat sırasında meydana geldi ve 29 kişinin yaşamını yitirmesine yol açtı. İlgili soruşturma kapsamında, ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek’ suçlamasıyla 9 kişi hakkında 22 yıl 6 aya varan hapis cezası istemiyle dava açıldı. İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi, Marmara Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonunda verilen aranın ardından davayı görüşmeye devam etti.

“OLAYDA BİR SUÇUM OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM”
Duruşmanın devamında savunma yapan tutuklu sanık İbrahim Bildirici kulüpte elektrik işleri yaptığını söyleyerek, “Tadilatta her basamakta, masalarda led olduğu için onlara kablo çekiyordum. Ufak tefek tadilat işlerini normal zamanda ben yapıyordum. Yangın çıktığında ben orada değildim. Yangını duyunca geldim. Ben geceleri hep orada duruyordum. Vefat eden kulüp çalışanları arkadaşım. Tahliyemi istiyorum. Olayda bir suçum olduğunu düşünmüyorum. Olay günü elektrik kaçağı olduğu için sigortanın attığını düşünüyorum. Bana diğer çalışanların yangın eğitimi aldığı söylendi ancak ben almadım” dedi. Öte yandan duruşma devam ederken sanık avukatı ile müştekilerden birisi arasında gerginlik yaşandı. Mahkeme başkanı yaşanan gerginlik sebebiyle duruşmaya ara verdi. Aranın ardından duruşmanın görülmesine devam edildi.

“BU TAKDİR-İ İLAHİDİR”
Kimlik tespitleri ile başlayan duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Çağatay Altunel, “Yaşanan elim kazadan dolayı çok üzgünüm. Teknik metal işletmesinin sahibiyim. Ramazan ayının 1 ve 2. günü öncesinde biz tadilat yapılacak yere gelerek ses yalıtım malzemelerinin sökülmesini ve dışarı çıkarılmasını talep ettik. 15 gün kadar çalışma yaptık. Olay günü Pendik’te elim kazanın meydana geldiği haberini aldım ve yola çıktım. Benim personelim olay günü kaçmaya çalışmamıştır. Şahsıma taksirle ölüme neden olma suçu isnat edilse de kendi tarafımdan ihmal ve tehlike oluşturabilecek bir durum söz konusu değildir.

Ben 1 saat sonra orada olacağım için ben de yangında hayatımı kaybedebilirdim. Ben 15 yıldır teknik metal firmasının sahibiyim, bugüne kadar böyle bir kaza meydana gelmemiştir. Tutuklu bulunduğum süre içerisinde iş yerim iflasın eşiğine gelmiştir. Bakmakla yükümlü olduğum yaşlı ve hasta annem vardır. Bu takdir-i ilahidir sizin de takdir ettiğiniz gibi. Affınıza sığınıyorum. Tahliyemi talep ediyorum” dedi. Çağatay Altunel’e müşteki avukatı tarafından “Mekanda tadilat izni olmadığını bilmiyor muydunuz?” şeklinde soru soruldu. Altunel “Bilmiyorduk. Normalde sorardık tadilat izni olup olmadığını ama sormadık bu kez” dedi.

“15 DAKİKALIK BİR TRAFİĞE TAKILMIŞ OLSALARDI ŞU AN HAYATTA OLACAKLARDI”
Duruşmanın devamında savunma yapan fizik mühendisi tutuklu sanık Dursun Çelik, asansörlü ve hidrolik destekli sahneyi kuran şirketin sahiplerinden olduğunu söyleyerek, “Yüklenici firmalardan birinin çalışanlarının çıkardığı yangında yol arkadaşlarımı kaybettim. Bu arkadaşlarım profesyonel insanlardı. Nükleer enerji işleri yapan profesyonel firmalarla iş yapmış, eğitimli ve donanımlı insanlardı. İçeriye girmelerinden 15 dakika sonra olay olmuş. 15 dakikalık bir trafiğe takılmış olsalardı şu an hayatta olacaklardı. Arkadaşlarım o binadan sağ çıkamadılarsa, donanımsız insanların çıkabilmelerinin imkansız olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“Tadilat izni için belediyeye gittim ancak seçim arifesi olduğu için randevu verilmedi”
Savunma yapan işletmenin sahibi tutuklu sanık Şahzade Şekergümüş ise, “Biz her sene Ramazan ayında 1 ay boyunca tadilat yaparız. Ben o dönemde iftar, sahur, aile, eş dost programları dışında tüm tadilat boyunca kulüpte kalıyordum. Tadilat öncesi birkaç sefer tadilat izni için belediyeye gittim ancak seçim arifesi olduğu için randevu verilmedi. Oradaki arkadaşlar bana ‘seçim arifesi, kimse senin tadilatınla uğraşmaz, kendin yap tadilatını’ dedi. Daha önce de 35 yıl yaptım bu işi ve hiçbir zaman da bir yerden tadilat için izin alındığını görmedim. Belediyelerden aldığım şifahi izinler vardır ama resmi olarak hiç almadım” dedi.

“TADİLAT İÇİN İZİN ALIYORUZ AMA BELGE ALMIYORUZ BAĞIŞ YAPTIRIYORLAR”
Şekergümüş savunmasının devamında, “O gün tadilat yapılacağı için eve gittim. Sabah ise dükkan yanıyor diye haber aldım. Kulübe gittim, dumanlar yükseliyordu ama yangını göremedim. Ambulansın çokluğuna anlam verememiştim. Ben oraya çöktüm bekledim. Sonra polis amiri gelip içerde kaç kişi olduğunu sordu, ben de 8-9 kişi dedim. Bana içerden 12 kişi çıkardıklarını, hala içeride çok fazla insan olduğunu söyledi. O gün benim bildiğim yoğun bir çalışan ve personel yoktu. Personel bir işe yaramadığı gibi ustaları da meşgul ediyordu. Personel şefi Erkan Bey’in herkesin saat 11.00’da orada olması için mesaj attığı söyleniyor. O nedenle olay günü içerde çok personel bulunduğu söyleniyor. Tadilat için 2 defa belediyeye gidip izin almak istedim ama kimse ile görüşemedim. Biz her sene izin alıyoruz ama belge almıyoruz. Bağış yaptırıyorlar. Bu sene bağış da yaptırmadılar” şeklinde konuştu.

“UYARILDIĞIMIZDA ÜSTÜMÜZE DÜŞEN HER ŞEYİ YAPTIK”
Sanık Şekergümüş, “Dükkanın EXIT (çıkış) tabelaları vardı. Ama tadilat yapılacak yerlerde sökülmüş olanlar da var. Hala yerinde mevcut olanlar da var. Uyarıldığımızda üstümüze düşen her şeyi yaptık. Söylenen her türlü yanıcı maddelerin çoğunu duvardan sökmüşüzdür. Bu tadilatı Kahraman Bey ve Çağatay Bey ile beraber yaptırdık” dedi.

Sanık Şahzade Şekergümüş, 2011’den beri kulübü işlettiğini ve işletmenin sahibi olduğunu, kağıt üzerinde ise işletmenin başkalarının üzerine gözüktüğünü de belirtti. Müşteki avukatının “2017 yılından bu yana alınmayan bir itfaiye raporu var. Nasıl bu raporu almadan faaliyetlerinize devam etmeyi başardınız?” sorusu üzerine Şekergümüş, “Ben 37 yıldır gece kulüplerinde çalışırım. Hiçbir gece kulübünde rapor alındığını ne biliyorum ne duydum” dedi. Müşteki avukatının “Kimseye para verdiniz mi?” sorusuna sanık Şekergümüş, “Allah’a şükür kimse ile para ilişkim olmadı. Ne belediye, ne emniyet ne başkası” şeklinde cevap verdi.

Sanığın tadilat için izin almak istediğinde bağış yaptığına yönelik savunmasına değinen müşteki avukatı “Nereye bağış yaptınız?” diye sordu. Sanık Şekergümüş, “kendi işletmelerinin bağlı bulunduğu belediyelerin hangi kuruma bağış yap dediyse oraya bağış yaptığını” iddia etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklulukta geçirilen süre, delillerin toplanmış olması ve kaçma şüphesinin bulunmaması nedeniyle sanıklar Dursun Çelik ve İbrahim Bildirici’nin adli kontrol şartıyla tahliyelerine karar verdi. Mahkeme diğer tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmetti. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir