Bayramları geri alacağız

Ekrem İmamoğlu’yla Bir Bayram Günü

Küçüklüğümden beri bayram sabahları, ailece kahvaltı sofrasında buluşurduk. Gülüşmelerin, bayramlaşmaların, telaşla hazırlanıp büyüklerin elini öpmeye gitmenin o sade ve içten neşesini hatırlıyorum. Bu yıl ise o neşe bize çok uzak; zira bu, Ekrem’siz geçirdiğimiz ikinci bayram.

Eşim Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı ve milyonların cumhurbaşkanı adayı, üç aya yakın süredir, haksız şekilde cezaevinde. Ona ve çalışma arkadaşlarına yöneltilen suçlamalar hukuken asılsız. Artık tüm Türkiye biliyor: Cezalandırılan bir suç değil, bir duruş; halktan yana, adaleti savunan, kente ve ülkeye hakkıyla hizmet eden bir duruş.

SEVGİMİZE YENİLECEKLER

Bu bayramı eksik ve buruk geçiren sadece biz değiliz. Sevdiklerinden ayrı düşen binlerce insan var – Ekrem’in yol arkadaşlarının, gazetecilerin, öğrencilerin, kamu emekçilerinin, anayasal haklarını kullanarak eşitliği, hukuku savunanların aileleri. Silivri cezaevi, artık bu ülkenin dürüst, cesur ve sesini yükselten insanlarının adresine dönüştü. Bu karanlık tablo çok uzun sürmeyecek. Adalet gecikebilir ama mutlaka yerini bulacak; buna yürekten inanıyoruz.

Bayramlar, bu topraklarda yüzyıllardır hoşgörünün, birliğin ve dayanışmanın simgesi oldu. Bugün bu değerler zedelenmiş, toplumsal dayanışma yerini derin bir kutuplaşmaya bırakmış olabilir. Ancak biliyoruz ki, ortak değerlerimizi yeniden yeşertmek, umut dolu yarınları birlikte inşa etmek bizim elimizde. Kucaklaşmaların, ortak ve bereketli sofraların, güvenli ve neşeli sokakların bayramına yeniden kavuşacağız.

Geçtiğimiz günlerde Ekrem doğum gününü cezaevinde geçirdi. Ben de ona şu cümlelerle moral verdim: “İyi ki doğdun, iyi ki varsın. Ailemize sevgi ve huzur, ülkemize cesaret ve umut oldun.” Bu sözler sadece bir eşin ve yol arkadaşının değil, aynı zamanda bir yurttaşın sesi. Çünkü Ekrem yalnızca bir siyasetçi değil, haksızlığa karşı direnen milyonlar için bir adalet simgesi.

Onu ve halkımızı yıldırabileceklerini düşünenler ise, ne onu, ne de halkımızı tanıyorlar; bu halk sağduyusuyla, vicdanıyla, direnciyle tanınır. Ekrem’in de dediği gibi: “Güler yüzümüze yenilecekler, temiz kalplerimize yenilecekler, tevazumuza, hoşgörümüze yenilecekler. Sımsıcak kalbimize yenilecekler. Seksen altı milyon insanın tamamına olan sevgimize yenilecekler.”

Bugün Silivri’nin duvarlarını aşan bu sevgi ve dayanışma yalnızca bir kişiye değil; ortak bir vicdanı, adaleti savunan herkese ait. 19 Mart’tan itibaren yaşananlarla kendine yapılan haksızlıkları hatırlayanlara, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin bu ülkeye hakim olmasına razı gelmeyenlere, eşitsizliği kabul etmeyenlere ait. Meydanlarda bir araya gelen kadınların, gençlerin, emekçilerin sesi, bu kolektif iradenin taşıyıcısı. Kurtuluş olmayacak tek başımıza, ya hep beraber ya hiçbirimiz.

İlham Veren Kadınlar ve Gençler

Bu süreçte beni derinden etkileyen iki ses var; kadınlar ve gençler. Cumhuriyet ile kazandığı hakları ve eşitlik ilkesini sahiplenen bu kuşaklar korkuya teslim olmadı. Kadınların kazandığı haklardan vazgeçmeme iradesi, gençlerin insanca bir yaşam arzusu bu büyük yürüyüşümüze güç katıyor. Büyük Önder Atatürk’ün açtığı Cumhuriyet yolunda biz kadınlar, bize emanet edilen değerlere sahip çıkmakta kararlıyız. Çünkü biliyoruz: özgürlüğün olmadığı yerde gerçek bayram olmaz.

Gençlerin duruşunu da yakından gözlemliyorum. Kızım, oğullarım, onların arkadaşları, yanıma gelip iyi dileklerini iletmek, bu süreçte verdiği mücadeleyi anlatmak isteyen gençler… Moralleri zaman zaman bozulsa da hak, hukuk ve eşitlik talebinden asla vazgeçmiyorlar. Ekrem ve mücadeleyi sürdüren arkadaşları bu ülkenin bu gününü ve onurunu savunuyor; gençler de bu ülkenin geleceğini ve hayallerini. Onlar sayesinde yarınlara dair güvenim sapasağlam.

Aynı Sofrada Buluşacağız

Bugün buruk bir bayram, ancak bu burukluğun içinde kararlı ve onurlu bir direnç ruhu var. Her adaletsizlik bir uyanışı, her baskı yeni bir farkındalığı ve mücadeleyi beraberinde getirir. Türkiye’de bu kararlı mücadele çoktan filizlendi. Saraçhane’den Silivri’ye, kampüslerden meydanlara, şehirlerden tarlalara yayılan ortak ses, bu bayramı farklı kılan duygunun yankısı, ezgisidir.

Sevdiklerimizden ayrı geçen bu bayramda, yalnız olmadığımızı biliyorum. Dayanışmayla, akılla ve cesaretle ilerliyoruz.

Ve inanıyorum ki yarın, özgür ve çoğulcu bir Türkiye’de yeniden aynı sofrada buluşacağız. Ülkemizin dört bir yanında özgürlüğün rüzgarı esecek. Tüm sevenler; kalplerinde huzurla, mutlulukla güvenle sarılacak. Bu topraklarda bayramlar, yeniden ve her zamankinden büyük bir coşkuyla her evi dolduracak.
Bayramımız kutlu olsun.

Related Posts

İran’dan İsrail’e yeni füze dalgası! Dumanlar yükseliyor…

İsrail ordusu, İran’dan İsrail topraklarına doğru yeni füze atışları gerçekleştirildiğini bildirdi.

X, İranlı eski bakanının hesabını kısıtladı

İsrail ile çatışma halindeki İran’ın eski Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in sosyal medya platformu X hesabına kısıtlama getirildi. Zarif, kısıtlamaya tepki gösterdi.

Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği’nden ‘seyahat’ açıklaması

Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği’nden ‘seyahat’ açıklaması

Yılmaz Özdil Balyoz kumpasını hatırlattı! İsrail yıllarca uğraştı, kurşun atmadan TSK kurmay zekası imha edildi

Türkiye’nin gündemi SÖZCÜ TV’de tartışılıyor. SÖZCÜ Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, İpek Özbey’in sunduğu Kırmızı Beyaz programında İsrail ve İran arasındaki çatışmaları yorumladı. Özdil, Kozmik Oda ve Balyoz kumpas davasını hatırlatarak “TSK’nın kurmay zekası imha edildi” dedi

İsrail Hamaney’i mi vuracak? ‘Nerede saklandığını biliyoruz’

Ayrıntılar geliyor…

İsrail tankları, yiyecek kuyruğundaki Gazzelilere ateş açtı: 64 kişi parçalanarak öldü

İsrail tanklarının Han Yunus’ta yardım almak isteyen kalabalığa ateş açması sonucu en az 64 kişi hayatını kaybetti. İsrail, ateşi kabul etti, soruşturma başlattı. Yardımı da dağıtan, mermiyi de atan ülkeler aynı.